Son günlerde gündemi meşgul eden iki konu var; birincisi Corona virüsünün etkisini hızla yayılarak devam ettirmesi, ikinci konu ise Türkiye’nin mültecilere ülkeyi terk etmeleri için sınırlarını açması.

Ben bugün gündemin ikinci konusu üzerinde durmak istiyorum... 

Tayip Erdoğan’ın ümmetçilik merakı yüzünden resmi rakamlara göre 33 gayri resmi rakamlara göre ise yüzün üstünde vatan evladı şehit olurken, bir o kadarı da yaralandı.

Bunun üstüne Erdoğan Avrupa’ya geçişleri artık engellemeyeceğini ve sınırlarını açacağını açıklar açıklamaz; binlerce mülteci sınırlara akın etmeye başladı.  

Günlük politikaların tarihin hiç bir döneminde devletlere yarar sağlamayacağını bilmelerine rağmen, Avrupa’yı mülteci sopası üzerinden tehdit etmek uzun vadede Türkiye’ye çok fazla zararı olacaktır. 

Sınırlara akın eden mültecilere Yunan hükümeti oldukça sert bir yaklaşımla müdahale etti. 

Gelen bilgilere göre bir kaç mülteci yaşamını yitirdi ve bu gidişle de bu sayının artacağı aşikar. 

Onlarca insanın ölümüne yada yaralanmasına sebep olan bir can pazarlığını yapmak hiç bir ahlaki ve siyasi değeri olmamasına rağmen, bu ısrar neden? 

Avrupa’daki devletleri şimdiden telaşa sokan şey 2015 yılındaki gibi bir mülteci akınını engellemek; ama buna ne kadar daha dayanabilirler bunu kestirmek zor. 

İdlib’te hayatını kaybeden onca canının bedelini ödemek yerine AKP’nin her zaman ki gibi gündemi değiştirme çabasının bir sonucu olarak mülteci sopasını Avrupa’ya sallamak kime me kazandırır bilemem ama insan yüreğinde bir yara olarak kalacağını çok iyi biliyorum... 

Türk siyasetinin hiç bir döneminde siyasetçi bedel ödememiştir, çünkü Cumhuriyet tarihi boyunca siyasetçiler ahlak kavramını siyasete girdikten sonra unutmuş veya görmezden gelmiştir. 

İnsanın onurunu ayakları altına alan bu günlük politikalar ve gündemi değiştirmek için onlarca hatta binlerce insanın ölümüne seyirci kalmak hangimizin vicdanını yaralamıyor? 

Bir korku imparatorluğu inşa eden Erdoğan’ın bunca yanlış siyasi politikaya rağmen hala ülkenin başında olması yıllar sonra onlarca tezin konusu olacak ve toplumda nasıl bir tahribata sebep oldukları daha net anlaşılacaktır. 

Unutmayalım ki insanca ve onurla yaşamak her bireyin hakkıdır, umarım aklı selim politikacılar bu can pazarlığına bir son verir ve bu binlerce insanın daha fazla acı çekmesine seyirci kalmaz....